Sağdıç, evlenen güveyilerle ilgilidir. Biz burada daha çok, gelinlerle birlikte giden, yengeler üzerede duracağız.Osmanlılarda gelinin yanında giden tecrübeli kadına, “gelin klavuzu” dendiğini yazar, Anadolu’da ise :bu tecrübeli kadınlara, “düğüsü, danışık, yenge” derler. Yenge, gerdekten, önce geline, bir şeyler Öğreten kadındır. Orta Anadolu’daki bu yengeler üzerinde, Muammer Karabağoğlunun bir araştırması vardır. Çeyize de’ gözcülük’ etfeh, Harput’taki yengeler üzerinde de,ishak Sünguroğlu durmuştur. Ünlü Göktürk Kağanı II Kağan’ın annesinin bir fâğ; dıcından da (Brautführer) söz açılmaktadır. Aslında gelinlerin yamndat,’.hizmetçiler de giderlerdi. Kaşgarh Mahmüd’a göre XI. yüzyıl Türkleri, bunlara, “karabaş” derlerdi. Aslında karabaş, köle ve ayak hizmetçileri demektir. Anlaşıldığına göre XI. yüzyıl Türkleri, gelinle birlikte gidip, gerdeğin dışında hazır bulunan yengeleri ile onların altındaki nedimelere “eget” diyorlardı. Derleme sözlüğüne göre Anadolu’nun bazı yerlerinde bazılarına, “ekdi, ekti” derler ki, bunu ayrıca incelemek gereklidir. Ruslar ise sağdıç kadınlara, Türkçe’den aldıkları “kuma” .sözünü, yanlış olarak kullanırlar. Osmanlılarda, “yüz yazıcı” denen gelin süsleyen kadınlar da, gelinle birlikte giderlerdi. XI. yüzyıl Türkleri, gerdek gecesi gelinle beraber gönderilen kadına, “mamu” da diyorlardı. Kaşgarh Mahmud, bunun Türkçe olmadığını da söylemektedir. Brockelmann bu sözün Türklere herhalde Tacikler yoluyla, Farslardan girdiğini göstermiştir. Her ne olursa olsun, bunlardan da anlaşılıyor ki Türkler, genç ve tecrübesiz bir kız olan gelini, yalnız olarak oğlan evine göndermiyorlar ve gerdeğe sokmuyorlardı. Anneler ve babalar, bu konuda kızlarını gözetiyorlardı. Dede Korkut’taki Kısırca Yenge ile Boğazca Fatma, Gelin Bam Çiçek’in yanında bulunan, nedimeleriydiler. Manas Destanı’nda Manas Han’ın hatunu Kamkey, gelin gelirken kırk kız yoldaşını da birlikte getirmişti. Bunların içinde dadılar ile yengeler de herhalde vardı.
0 yorum:
Yorum Gönder