Sayfalar

16 Temmuz 2010 Cuma

Karı-Kocanın Boşanması

Boşanma
Karı-kocanın mahkeme kararıyla bir­birlerinden ayrılmaları olan boşanma, genelde arzu edilmeyen bir durumdur. Ancak ortak hayat sürekli huzursuzluk, çatışma ortamında sürmeye başlar, ta­rafların evliliklerini kurtarmak için yap­tıkları çabalar sonuç vermezse tek çö­züm boşanma olur.
Anne-babanın çocuğa gösterdikleri il­gi, sevgi, şefkat farklı özellikler taşır. Bu sebeple çocuğun annesine de, babası­na da ihtiyacı vardır. Onlarla olan ilişki­leri, çocuğun duygusal yönden olgunlaş­masına ve hayatta karşılaşacağı prob­lemlerle başa çıkmasına yardıma olur.
Boşanmalardan en çok zarar gören, et­kilenenler de, değişikliklerden pek hoş­lanmayan çocuklardır kuşkusuz. Aile hayatındaki köklü bir değişiklik, çocu­ğun gelecekten endişe etmesine, anne-babasının kendisini eskisi gibi sevmedi­ğini düşünmesine yolaçar. Bu sebeple bir evliliğe son vermeden önce tarafların çok iyi düşünmesi gerekir. Ancak yine, çocuk var diye de çoktan bitmiş bir evli­liği sürdürmeye çalışmak da doğru de­ğildir. Evlilik yürümüyorsa ve beraber­lik artık dayanılmaz bir eziyet haline gelmişse, en doğru hareket bir durum değerlendirmesi yapmak ve en iyi, doğ­ru olan kararı almaktır.
Çocuğun gelecekteki başarısı, mutlu­luğu açısından, içinde bulunduğu atmos­ferin çok büyük bir önemi vardır. Bu se­beple son derece gerilimli bir ortamda yaşamaktansa, boşanmanın getireceği problemlere katlanmak daha doğru olur.
Karı-kocanın aile düzenini yeniden kurmak için evliliği sürdürmeye karar vermeleri elbette güzeldir. Ancak bu ka­rar onları huzursuz edecekse durum değişir. Zira o takdirde çocuğu huzurlu bir ortamda büyütemeyeceklerdir ve hal böyle olunca ayrılmak herkes için en iyi çözüm olacaktır.
Bunun yanısıra çocuğun anne- ba­basının sırf kendisi için birarada kal­maya katlandıklarım bilmesi, hattâ bun­dan şüphelenmesi bile işleri daha kötü-leştirir. Çünkü çocuk, kısa bir süre sonra olaylardan kendisini sorumlu tutmaya başlayacak ve o da en az annesi-babası kadar mutsuz olacaktır.
Boşanmanın çocuk üzerinde en etkili olduğu çağı belirtmek mümkün değildir. Ancak Ule de bir ayrım yapmak istense, bunun bebeklik dönemi olduğu söylene­bilir. 2 yaşın altındaki çocuklar, özellik­le iyi bakıldıkları takdirde, ana-babalarının yokluğunu fazla hissetmez­ler. 2-4 yaş arasındaki çocuklarda, geliş­mede bir duraklama veya gerileme olabi­lir. 5-6 yaş arasındaki çocuklarsa, genel­likle olaydan kendilerini sorumlu tutar­lar ve büyük sarsıntı geçirirler. 7-8 ya-şindakiler daha çok geleceklerinden en­dişe duyarlar, kendilerine ne olacağım düşünürler. 9-10 yaş. arasındaki çocuk­lar, duygularını saklamada çok usta olurlar. Olay karşısında çok cesurmuş gibi görünürler. Ancak keyifleri çok ça­buk bozulur. Boşanmaya karşı en ciddi tepkilerse, buluğ çağındaki çocuklarda görülür.
Erkek çocukların olaya tepkisi genel­likle kızlardan farklıdır. Erkekler etraf­larına karşı kına olurlar, kız çocuklar ise ruhen sarsılırlar. Etraflarıyla ilgile­rini keserek, içlerine kapanabilirler.
Çocuk 3 yaşında da olsa, 13 yaşında da olsa söyleyecek şey aynıdır: Ona, uzun. zamandır birbirinizle anlaşamadı­ğınızı, ayrılıp arkadaş kalmanızın daha doğru olduğunu söyleyin. Ayrıca ayrılı­ğınızın ona olan duygularınızı değiştir­meyeceğini, her ikinizin de kendisini es­kisi kadar sevdiğinizi, istediğinizi anla­tın.
Eşinizle kanlı bıçaklı olsanız bile çocu­ğu kendi probleminizden uzak tutun. Ondan, aranızda hakem olmasını asla is­temeyin.
Genellikle bütün çocuklar, anne-baba-larının yeniden evlenmeleri fikrine şid­detle karşı çıkarlar. Hele bir boşanma­nın ardından gelen evlenme, çocuğun büyük tepkisine yolaçar. .
Bir başka önemli nokta da, çocukların. üvey anneye, üvey babadan daha büyük tepki göstermeleridir. Ayrıca, yeni gelen kişinin anne ve babasıyla arasına girebi­leceği ve kendi yerini alabileceğini dü­şünmek de çocuğu huzursuz edebilir.
Bütün bunlardan dolayı, çocuk baş­langıçta yeni gelene çok kötü davranabi­lir, hattâ tamamen reddedebilir. Tepki­sini aza indirmenin en iyi yolu, çocukla yalnız konuşmaktır. Sabır ve anlayış da çoğu zaman, yeni gelene duyulan düş­manlığı azaltmaya yardımcı olur. Çocu­ğunuz kabul etmeyecek diye yeniden ev­lenmekten vazgeçmeniz de, elbette doğru değildir.

0 yorum:

Yorum Gönder

http://genelsaglikbilgilerimiz.blogspot.com/