Karı-Kocanın Aileleriyle İlişkilerinde Dikkat Edecekleri Noktalar
İki tarafın, aileleriyle olan ilişkileri, genellikle problemli olur. Daha önce, evli gençlerin ailelerine yakınlaştığını söylemiştik. Bu durum, özellikle, 20 ile 25 yaşları arasındaki gençlerde görülür. Diğer yaşlardaki çocuklar, aile büyüklerine zaten rakip gözüyle bakmazlar. Evlendikten sonra, gerek erkek, gerekse kadın, akıl almaz derecede ailelerine bağlandıklarını hissederler. İnsanlar birbirlerinden uzaklaşınca içlerinde gizli şefkat duygulan filizlenir ve hareketlerine yansır. Yeni evliler, artık ailelerinden uzaklaşmış kopmuştur. Onları en iyi halleriyle hayal ederler. Üstelik, bu konuda her ikisi de kıskançtır.Ebeveynlerin çoğu da, hep yanlarında görmeye alıştıkları ve her türlü problemlerine koştukları çocuklarının yeteri kadar büyüdüklerini, olgunlaştıklarını kolay kolay kabullenemezler. Yeni evlilerse en ufak bir problemle karşılaştıklarında hemen ailelerine koşar, yardım ister, onaylarını almaya kalkarlar. Tabiî olarak yeni evlenen çiftlerin eski alışkanlıklarını bırakmaları, ailelerinden kopup bu yeni hayata uyum sağlamaları güç olur. Bu sebeble, ilk zamanlarda aileleriyle aralarında bir geçimsizlik, anlaşmazlık çıkabilir. Bu tür problemler çoğu zaman iki taraflı olsa büe, değişen ilişkilere ve ortama uyum sağlamayı öğrenmesi gereken taraf, genellikle yeni evlilerdir.
Diğer taraftan, evlendikten hemen sonra, bir problem daha ortaya çıkar: Acaba evde kimin sözü geçecek?..Nişanlılık devresinde bu, gizli bir sır olarak kalmıştır. Her ikisi de bu sırrın büyük bir engel yaratacağını sezinleyerek, açıklamasını ilerki bir tarihe bırakmışlardır. Kadın ya da erkek veya her ikisi de “Şimdilik sesimi çıkarmayayım, evlendikten sonra ağırlığımı koymasını bilirim” diye düşünmüştür demek biraz zordur. Ancak, şuursuzca, biri veya her ikisi de bunu, akıllarından geçirmiş olabilirler. Ve aile reisliği mücadelesi, kendini ilk olarak aile rekabetiyle gösterir. Her ikisi de kendi ailesinin alışkanlıklarını, fikirlerini sürdürmeye çalışır. Kısacası,açıkça zıtlaşmadan önce, “Bizde âdet böyledir” gerekçesi arkasında çekişmeyi tercih ederler. Aslında, bütün bunlara, kurdukları yuvanın henüz oturmamış olması yolaçar. Bu yüzden de ayrıldıkları ailelerinin daha kuvvetli, daha sağlam, üstün olduğunu düşünmek, kendilerine güven duymalarını sağlar.Olgun ve zeki çiftler bile bu rekabetin üstesinden gelemezler. Çünkü, rekabetin gerisinde çocukluk dünyaları vardır. Çekişmeleri zaman zaman, babalarının koruyucu gölgesi arkasına saklanmış iki çocuğunkini andırır. Zira, endişelerin yeraldığı başlangıç döneminde, çok eskilere gidilir. Ve tabiî, bu eskiye dönüşleri zamanında frenlemek pek kolay olmaz. Çünkü, hepsi duygusallıktan ve sevgiden kaynaklanmaktadır. Tehlike, kendini gösterir göstermez çiftler aralarında uyum sağlayarak, onu göğüsleyebilirler. Böylelikle tartışmalar önlenmiş olur. İki tarafın da birbirlerinin ailelerine karşı saygılı olmaları yerinde olur. Herhangi bir şekilde ailelerine ters gelecek davranışlardan kaçınmalıdırlar. Şayet ili skilerinde, yolunda gitmeyen bir şey varsa,bunu aile rekabetine dönüştürmeden, kendi aralarında anlaşarak halletmeyi bilmelidirler.
Aileler, bir idealin yanısıra, genç çiftlerin önlerinde gerçek bir örnektirler.Ancak, çocuklarına “Şu anda bir çocuk gibi davrandığının farkında mısın? Bu problemi tek başına çözümlemelisin…” diyebilecek anne-babaların sayısı pek fazla değildir. Ayrıca, gelininin tarafını tutarak, çocuğuna olayı onun bakış açısından gösterebilecek bir anne-babaya da pek rastlanmaz. Ailesi tarafından sürekli haklı bulunmuş desteklenmiş biri, olaylar karşısında kolay kolay yansız, sağduyulu davranamaz. Aslında çift kendi problemlerini gene kendi aralarında çözümlemeye çalışmalı, ailelerini işe karıştırmamalıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder