Sayfalar

16 Temmuz 2010 Cuma

Karı-Kocanın Aileleriyle İlişkilerinde Dikkat Edecekleri Noktalar

İki tarafın, aileleriyle olan ilişkileri, ge­nellikle problemli olur. Daha önce, evli gençlerin ailelerine yakınlaştığını söyle­miştik. Bu durum, özellikle, 20 ile 25 yaşları arasındaki gençlerde görülür. Di­ğer yaşlardaki çocuklar, aile büyükleri­ne zaten rakip gözüyle bakmazlar. Ev­lendikten sonra, gerek erkek, gerekse kadın, akıl almaz derecede ailelerine bağlandıklarını hissederler. İnsanlar birbirlerinden uzaklaşınca içlerinde gizli şefkat duygulan filizlenir ve hareketleri­ne yansır. Yeni evliler, artık ailelerinden uzaklaşmış kopmuştur. Onları en iyi hal­leriyle hayal ederler. Üstelik, bu konuda her ikisi de kıskançtır.
Ebeveynlerin çoğu da, hep yanlarında görmeye alıştıkları ve her türlü problem­lerine koştukları çocuklarının yeteri ka­dar büyüdüklerini, olgunlaştıklarını ko­lay kolay kabullenemezler. Yeni evlilerse en ufak bir problemle karşılaştıklarında hemen ailelerine koşar, yardım ister, onaylarını almaya kalkarlar. Tabiî ola­rak yeni evlenen çiftlerin eski alışkanlık­larını bırakmaları, ailelerinden kopup bu yeni hayata uyum sağlamaları güç olur. Bu sebeble, ilk zamanlarda aileleriyle aralarında bir geçimsizlik, anlaşmazlık çıkabilir. Bu tür problemler çoğu zaman iki taraflı olsa büe, değişen ilişkilere ve ortama uyum sağlamayı öğrenmesi ge­reken taraf, genellikle yeni evlilerdir.
Diğer taraftan, evlendikten hemen sonra, bir problem daha ortaya çıkar: Acaba evde kimin sözü geçecek?..Nişanlılık devresinde bu, gizli bir sır olarak kalmıştır. Her ikisi de bu sırrın büyük bir engel yaratacağını sezinleye­rek, açıklamasını ilerki bir tarihe bırak­mışlardır. Kadın ya da erkek veya her ikisi de “Şimdilik sesimi çıkarmayayım, evlendikten sonra ağırlığımı koymasını bilirim” diye düşünmüştür demek biraz zordur. Ancak, şuursuzca, biri veya her ikisi de bunu, akıllarından geçirmiş olabilir­ler. Ve aile reisliği mücadelesi, kendini ilk olarak aile rekabetiyle gösterir. Her ikisi de kendi ailesinin alışkanlıklarını, fi­kirlerini sürdürmeye çalışır. Kısacası,açıkça zıtlaşmadan önce, “Bizde âdet böyledir” gerekçesi arkasında çekişmeyi tercih ederler. Aslında, bütün bunlara, kurdukları yuvanın henüz oturmamış ol­ması yolaçar. Bu yüzden de ayrıldıkları ailelerinin daha kuvvetli, daha sağlam, üstün olduğunu düşünmek, kendilerine güven duymalarını sağlar.Olgun ve zeki çiftler bile bu rekabetin üstesinden gelemezler. Çünkü, rekabetin gerisinde çocukluk dünyaları vardır. Çe­kişmeleri zaman zaman, babalarının ko­ruyucu gölgesi arkasına saklanmış iki çocuğunkini andırır. Zira, endişelerin yeraldığı başlangıç döneminde, çok eskile­re gidilir. Ve tabiî, bu eskiye dönüşleri zamanında frenlemek pek kolay olmaz. Çünkü, hepsi duygusallıktan ve sevgiden kaynaklanmaktadır. Tehlike, kendini gösterir göstermez çiftler aralarında uyum sağlayarak, onu göğüsleyebilirler. Böylelikle tartışmalar önlenmiş olur. İki tarafın da birbirlerinin ailelerine karşı saygılı olmaları yerinde olur. Herhangi bir şekilde ailelerine ters gelecek davra­nışlardan kaçınmalıdırlar. Şayet ili skile­rinde, yolunda gitmeyen bir şey varsa,bunu aile rekabetine dönüştürmeden, kendi aralarında anlaşarak halletmeyi bilmelidirler.
Aileler, bir idealin yanısıra, genç çift­lerin önlerinde gerçek bir örnektirler.Ancak, çocuklarına “Şu anda bir çocuk gibi davrandığının far­kında mısın? Bu problemi tek başına çözümlemelisin…” diyebilecek anne-babaların sayısı pek fazla değildir. Ayrı­ca, gelininin tarafını tu­tarak, çocuğuna olayı onun bakış açısın­dan gösterebilecek bir anne-babaya da pek rastlanmaz. Ailesi tarafından sürek­li haklı bulunmuş desteklenmiş biri, olaylar karşısında kolay kolay yansız, sağduyulu davranamaz. Aslında çift kendi problemlerini gene kendi araların­da çözümlemeye çalışmalı, ailelerini işe karıştırmamalıdır.

0 yorum:

Yorum Gönder

http://genelsaglikbilgilerimiz.blogspot.com/