Sayfalar

15 Temmuz 2010 Perşembe

Hamilelik Döneminde Kanser Teşhisi


Göğüs kanserini teşhis etmek bazen kolay olmaz. Çün­kü hamilelik süresince kadının göğsünde meydana gelen değişiklikler, kanser belirtilerini gizleyebilir. Ayrıca bu sıra­da, mamogram gibi bazı standart teşhis araçları bebeğe za­rar verebileceği için kullanılmaz.
Kadının, başka zamanlarda olduğu gibi, hamilelik süre­since de göğsünün normal olduğunu bilmesi önemlidir. Nadir de olsa, hamilelikte göğüs kanseri görülebilir. Dola­yısıyla kuşku uyandıran her kitle, başka zamanlarda oldu­ğu gibi, hamilelik sırasında da araştırılmalıdır. Bebeğe za­rar vermekten kaçınmak için, gerekirse genel anestezi ye­rine lokal anesteziyle biyopsi yapılması en iyi yöntemdir.

Göğüs kanseri teşhis edildiğinde, hamile olan bir kadın için verilmesi gereken bazı zor kararlar vardır. Acilen şid­detli bir tedaviye alınması gereken kadınlann bebekleri bundan zarar görebilir. Tabii, bu kararda bebeğin kaç haf­talık olduğu kadar, kadının olaya bakışı da belirleyici ola­caktır. Kadın, bebeği koruyup tedaviyi hamileliğine uygun hale getirmeyi seçebilir. Bu durumda daha etkili bazı teda­viler, bebeğin doğumundan sonraya ertelenmiş olur.


Hastanın kanseri erken aşamada (I veya II. Aşama), hamileliği ise ilk 3 ayında ise, doktor büyük olasılıkla, lo­kal anesteziyle biyopsi yapılmasını önerecektir. Genel anestezi, bebeğe zarar verebileceği için önerilmez. Eğer mastektomi ve kemoterapi gerekirse, hamileliğin 3-6 aylık döneminde ya da son üç ayında uygulanabilir. Ancak be­beğe hamileliğin her aşamasında zararlı olan radyasyon tedavisi, doğuma kadar verilmez.

İleri aşamada kanseri olan kadınların vermesi gereken çok daha zor bir karar vardır. Böyle bir hasta, hamileliği­nin ilk üç ayı geçinceye kadar tedaviyi ertelemeyi, daha sonra bebeğe zarar verecek kadar şiddetli olmayan ama kanserin tedavisinde de pek etkili olmayan bir kemoterapiyi seçebilir. Tedaviyi bebek doğuncaya kadar tümüyle erteleyebilirse de, bu karar, hastanın hayatını da tehlikeye atabilir. Hasta hangi karan verirse versin, bu koşullarda çok büyük bir manevi desteğe ihtiyaç duyacaktır. Son ka­rar, hastaya aittir.

Tedavi bittikten sonra emzirme hakkında
Hamilelik süresince veya hemen ertesinde kendisine göğüs kanseri teşhisi konan bir kadın, kemoterapi almaya başlayınca bebeğini biberonla beslemek zorundadır çünkü aldığı ilaçlar süte geçip bebeğe zarar verebilir.

Ancak kadının kanser tedavisinden sonra bebeğini emzirip emziremeyeceği, tümörün boyutuna ve seçilen teda­viye bağlı olarak değişir. Küçük boyutlarda ve erken aşa­madaki tümörlerin, kadına emzirme için ihtiyaç duyduğu yapıları bırakması ihtimali, büyük ve ileri aşamadaki tü­mörlere göre daha fazladır. Radyoterapi, hasta göğüsteki lobüllere ve süt kanallarına kalıcı bir zarar verebilir. Yine de tedaviden etkilenmeyen göğüs sağlıklı emzirme için kullanılabilir.
Göğüs kanseri tedavisinden sonra hastalığın nüksetme tehlikeleri
Göğüs kanseri olduktan sonra hamile kalmak, kanserin yayılmasına yol açmaz. Ancak hamileliğin, kanserden ge­riye kalan mikroskobik hücreleri daha hızlı büyütüp bü­yütmeyeceği bilinmemektedir. Eğer kanser çok şiddetli idiyse, pek çok lenf düğümüne geçmiş olabilir veya bazı faktörler mikro metastaz riskinin artmasına neden olabilir. Bu riskler, kanserden sonra bebek yapıp yapmama kararı­nın içindedir.

Doğurganlık ve tedavi
Kemoterapi, erken menopoza dolayısıyla kadının do­ğurganlığını kaybetmesine yol açabilir. Hasta tedaviye başladığında menopoz dönemine ne kadar yakınsa, aldığı kimyasalların âdet döngüsünü durdurma riski o kadar faz­ladır. Ortalama menopoza girme yaşının 51 olduğunu ka­bul edersek, kullanılan ilaçlara bağlı olarak, 45 yaşındaki bir kadın için kemoterapinin hızlandırdığı menopoz riski % 80-90, 35 yaşındaki bir kadın için ise % 15-20′dir.

Kemoterapinin sonucunda hangi kadınların menopoza gireceğini öngörmek kolay değildir, ancak tedaviye başla­madan önce bu ihtimal düşünülmelidir. Karar verme aşa­masında, kemoterapinin kanserin nüksetmesini önlemede ne kadar etkili olduğunu bilmek önemlidir. Doktorun, ke­moterapinin kanserin nüksetme riskini yarıya indireceğini söylemesi oldukça inandırıcıdır. Ancak hastalığın nükset­me riski sadece % 4-5 ise, bu durum, kemoterapinin riski % 2-2,5′a indireceği anlamına gelir. Risk oranındaki fark­lılık, kemoterapinin bazı kadınlar için neye mal olacağını belirlemez.Kay, kendisine I/II. Aşama göğüs kanseri teşhisi konul­duğunda 31 yaşındaymış ve teşhisin ardından gelen mastektomi, kemoterapi ve radyoterapi süreçleriyle oldukça iyi başa çıkmış. Ancak tedavisi yüzünden bir daha hamile ka­lamayacağı düşüncesi onu çok rahatsız etmiş:

Hastalığım süresince bir defa çok fazla üzüldüğü­mü hatırlıyorum, Göğüs rekonstrüksiyonu için plas­tik cerrahla görüşmeye gitmiştim. Cerrah bana bundan sonra çocuk doğuramayacağımı söyledi. Bir süredir bu konuyu araştırıyorum; göğüs ameliya­tımı gerçekleştiren doktor, çocuğumun olabilece­ğini söyledi. Bana kalırsa doktorlar kendilerini koşul­landırıyorlar. Kemoterapinin hastayı mutlaka kısır­laştıracağını düşünmek doğru değil…*

0 yorum:

Yorum Gönder

http://genelsaglikbilgilerimiz.blogspot.com/