Sayfalar

16 Temmuz 2010 Cuma

Evlilik Hayatında Kriz Devreleri

Kriz devreleri
Daha önce de belirttiğimiz gibi, psiko­loglar evlilik hayatında 3 kritik dönem olduğunu söylerler. Başlangıç dönemi 5-7, 12 ve 14. yular arasındaki dönemler­dir. Bu bir Amerikan istatistiğidir. Dün­yanın her ülkesinde aynı sonuçları ver­meyebilir. Fakat, her evlilikte kritik devrelerin olduğu muhakkaktır. Yıllar boyunca biriken öfkelerin, kırgınlıkların birdenbire su yüzüne çıkarak, aşılması güç bir engel teşkil ettiği dönemlerdir bunlar. Çoğu zaman da beklenmedik an­larda patlak verirler. Öyle ki, buna herkesten çok karı-koca şaşırır. Önceleri farkında bile olmadan kendilerine gü­venlerini kaybederler. Birbirleriyle inat­laşmaya başlarlar. Eski hayal kırıklıkla­rı, eski öfkeler, unutulmuş, sanılan olay­lar tekrar ortaya çıkar. Eski ümitler yeşerir, ilk aşklar hatırların. Her iki taraf için de büyük bir sıkıntı dönemi başlar. Kimi zaman olaylar yüzünden tartışma­ya başlarlar. Tartışmalar gitgide sıklaş­maya, suçlamalar ağırlaşmaya başlar. Ve kriz bütün şiddetiyle kendini göste­rir.
Kriz, genellikle Önce eşlerden birinde başlar. Diğeri kendisine yardımcı olma­ya, huzursuzlukları düzeltmeye çalışır. Bu krizlerin güney ülkelerinde daha çok erkeklerde, kuzey ülkelerinde ise, daha çok kadınlarda olduğu gözlenmiştir.
Bu sıkıntılı dönem çoğu zaman uzun sürmez. Bir süre sonra her şey normale döner. Eşler, bunu evliliklerinde geçir­dikleri zor bir dönem olarak anarlar. Bir­birlerine daha çok bağlananlar, beraber­likleri daha bir güçlenir, sağlamlaşır.
Ancak, kimi zaman evlilik bu zor dö­nemde gerçekten zarar görür.
Bu durumda, eşlerden biri akıllılık edip bir psikologa başvurursa, iş kolay­laşır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, kimi zaman olaylar çok yavaş gelişir.
Başlangıçta gayet iyi anlaşan bir çift, yıllar sonra anlaşmazlığa düşebilir. 40 yaşına gelmiş bir insanın olaylara bakış açısı 15 sene öncesinden çok farklı ola­caktır. Geçen yıllar, yaşanılan olaylar, olumlu, olumsuz tecrübeler insanı değiş­tirebilir.
Sevinçleriyle, kederleriyle, beklentile­riyle gençlik ümitleriyle bambaşka bir kişilik doğar. Gençlik hatıraları canlan­maya başlar. Bazen öyle olur ki, insan yepyeni bir hayata başlamak ister. İşte, bu ikinci gençlik dediğimiz olaydır.
Şanslı çiftlerde bu dönem olumlu so­nuçlar verir. Eşler, o zamana kadar ara­larında anlaşmazlık sebebi olan ufak te­fek şeylere daha başka bir gözle bakma­ya başlarlar. Hatta birbirlerine yeniden aşık olabilirler. Başlangıçta anlaşama­dıkları halde, daha sonraları ortak ha­yatlarını çok mutlu bir çift olarak sürdü­renlerin sayısı oldukça fazladır. Ancak, çok genç yaşta evlenen çiftlerde bunun tam tersi görülmektedir. Genç yaşta ev­lenen çiftlerin bu kritik devrelere önce­den hazırlıklı olmaları gerekir. Evlilikle­rinde böyle bir dönemin gelebileceğim bilmeli, bunu gayet normal bir olay ola­rak kabul etmelidirler. Bu takdirde, sağduyu ağır basacak, bu kritik dönemi da­ha kolay atlatacaklardır.
Böyle bir sınavdan çıktıktan sonra çif­tin beraberliği daha sağlam temellere oturacaktır. Zira, bu kritik dönemdeki münakaşalar sırasında birçok konuya açıklık getirilecek, karşılıklı hatâlar ka­bul edilecek, yeni kararlar alınacak, bü­tün bunlarla birlikte beraberlik gelişe­cektir. Ve ikinci gençlik olumlu sonuç vermiş olacaktır.
Fakat, eşlerden yalnızca biri kritik bir dönem geçiriyorsa, diğeri kendisine an­layış göstermeli, eşine bu zor dönemi at­latmasında yardımcı olmalıdır. Durum gerçekten çok ciddiyse, geçici bir ayrılık bile tavsiye edilebilir. Zira beraberliği yürütmeye çalışmak sonuç vermeyecek, aksine probleme daha büyük boyutlar getirebilecektir.
Sebep her zaman bir üçüncü şahıs de­ğildir. Aksine çoğu zaman, kişinin ba­ğımsızlık isteğinden kaynaklanır. Özel­likle de birbirlerine çok yakın eşlerde gö­rülür.
Erkek de karışma bir süre yalnız başı­na kalıp kendisini tartma imkânı verebi­lir. Ondan sonrası kadere kalacak, kade­rin çizdiği olacaktır.
En son olarak da evlilik hayatında al­datma konusu üzerinde durmak istiyo­ruz. Bu konuda şimdiye kadar çok şey söylenmiş çeşitli fikirler ortaya atılmış­tır. Toplumumuzda, aldatma olayı ka­dın ve erkekte değişik bakış açılarında değerlendirilmektedir. Erkek, çapkınlığı küçük bir günah olarak görmeye alış­mıştır. Kadın içinse, alnına sürülebile­cek kara bir lekedir.
Sebep ne olursa olsun, aldatma hiçbir zaman çözüm değildir. Aksine daha bü­yük problemlere yolaçar.
Evlilik büyük bir macera, bir kahramanlık hikâyesi olarak görülme­melidir. Evlilikte karşılaşılan problem­ler ne küçümsenmen ne de fazla büyü-tülmemelidir. Karşılıklı saygı, sevgi, an­layış, ve güven her problemi çözebilir.

0 yorum:

Yorum Gönder

http://genelsaglikbilgilerimiz.blogspot.com/