Evlilik Hayatında Kriz Devreleri
Kriz devreleriDaha önce de belirttiğimiz gibi, psikologlar evlilik hayatında 3 kritik dönem olduğunu söylerler. Başlangıç dönemi 5-7, 12 ve 14. yular arasındaki dönemlerdir. Bu bir Amerikan istatistiğidir. Dünyanın her ülkesinde aynı sonuçları vermeyebilir. Fakat, her evlilikte kritik devrelerin olduğu muhakkaktır. Yıllar boyunca biriken öfkelerin, kırgınlıkların birdenbire su yüzüne çıkarak, aşılması güç bir engel teşkil ettiği dönemlerdir bunlar. Çoğu zaman da beklenmedik anlarda patlak verirler. Öyle ki, buna herkesten çok karı-koca şaşırır. Önceleri farkında bile olmadan kendilerine güvenlerini kaybederler. Birbirleriyle inatlaşmaya başlarlar. Eski hayal kırıklıkları, eski öfkeler, unutulmuş, sanılan olaylar tekrar ortaya çıkar. Eski ümitler yeşerir, ilk aşklar hatırların. Her iki taraf için de büyük bir sıkıntı dönemi başlar. Kimi zaman olaylar yüzünden tartışmaya başlarlar. Tartışmalar gitgide sıklaşmaya, suçlamalar ağırlaşmaya başlar. Ve kriz bütün şiddetiyle kendini gösterir.
Kriz, genellikle Önce eşlerden birinde başlar. Diğeri kendisine yardımcı olmaya, huzursuzlukları düzeltmeye çalışır. Bu krizlerin güney ülkelerinde daha çok erkeklerde, kuzey ülkelerinde ise, daha çok kadınlarda olduğu gözlenmiştir.
Bu sıkıntılı dönem çoğu zaman uzun sürmez. Bir süre sonra her şey normale döner. Eşler, bunu evliliklerinde geçirdikleri zor bir dönem olarak anarlar. Birbirlerine daha çok bağlananlar, beraberlikleri daha bir güçlenir, sağlamlaşır.
Ancak, kimi zaman evlilik bu zor dönemde gerçekten zarar görür.
Bu durumda, eşlerden biri akıllılık edip bir psikologa başvurursa, iş kolaylaşır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, kimi zaman olaylar çok yavaş gelişir.
Başlangıçta gayet iyi anlaşan bir çift, yıllar sonra anlaşmazlığa düşebilir. 40 yaşına gelmiş bir insanın olaylara bakış açısı 15 sene öncesinden çok farklı olacaktır. Geçen yıllar, yaşanılan olaylar, olumlu, olumsuz tecrübeler insanı değiştirebilir.
Sevinçleriyle, kederleriyle, beklentileriyle gençlik ümitleriyle bambaşka bir kişilik doğar. Gençlik hatıraları canlanmaya başlar. Bazen öyle olur ki, insan yepyeni bir hayata başlamak ister. İşte, bu ikinci gençlik dediğimiz olaydır.
Şanslı çiftlerde bu dönem olumlu sonuçlar verir. Eşler, o zamana kadar aralarında anlaşmazlık sebebi olan ufak tefek şeylere daha başka bir gözle bakmaya başlarlar. Hatta birbirlerine yeniden aşık olabilirler. Başlangıçta anlaşamadıkları halde, daha sonraları ortak hayatlarını çok mutlu bir çift olarak sürdürenlerin sayısı oldukça fazladır. Ancak, çok genç yaşta evlenen çiftlerde bunun tam tersi görülmektedir. Genç yaşta evlenen çiftlerin bu kritik devrelere önceden hazırlıklı olmaları gerekir. Evliliklerinde böyle bir dönemin gelebileceğim bilmeli, bunu gayet normal bir olay olarak kabul etmelidirler. Bu takdirde, sağduyu ağır basacak, bu kritik dönemi daha kolay atlatacaklardır.
Böyle bir sınavdan çıktıktan sonra çiftin beraberliği daha sağlam temellere oturacaktır. Zira, bu kritik dönemdeki münakaşalar sırasında birçok konuya açıklık getirilecek, karşılıklı hatâlar kabul edilecek, yeni kararlar alınacak, bütün bunlarla birlikte beraberlik gelişecektir. Ve ikinci gençlik olumlu sonuç vermiş olacaktır.
Fakat, eşlerden yalnızca biri kritik bir dönem geçiriyorsa, diğeri kendisine anlayış göstermeli, eşine bu zor dönemi atlatmasında yardımcı olmalıdır. Durum gerçekten çok ciddiyse, geçici bir ayrılık bile tavsiye edilebilir. Zira beraberliği yürütmeye çalışmak sonuç vermeyecek, aksine probleme daha büyük boyutlar getirebilecektir.
Sebep her zaman bir üçüncü şahıs değildir. Aksine çoğu zaman, kişinin bağımsızlık isteğinden kaynaklanır. Özellikle de birbirlerine çok yakın eşlerde görülür.
Erkek de karışma bir süre yalnız başına kalıp kendisini tartma imkânı verebilir. Ondan sonrası kadere kalacak, kaderin çizdiği olacaktır.
En son olarak da evlilik hayatında aldatma konusu üzerinde durmak istiyoruz. Bu konuda şimdiye kadar çok şey söylenmiş çeşitli fikirler ortaya atılmıştır. Toplumumuzda, aldatma olayı kadın ve erkekte değişik bakış açılarında değerlendirilmektedir. Erkek, çapkınlığı küçük bir günah olarak görmeye alışmıştır. Kadın içinse, alnına sürülebilecek kara bir lekedir.
Sebep ne olursa olsun, aldatma hiçbir zaman çözüm değildir. Aksine daha büyük problemlere yolaçar.
Evlilik büyük bir macera, bir kahramanlık hikâyesi olarak görülmemelidir. Evlilikte karşılaşılan problemler ne küçümsenmen ne de fazla büyü-tülmemelidir. Karşılıklı saygı, sevgi, anlayış, ve güven her problemi çözebilir.
0 yorum:
Yorum Gönder