Sayfalar

16 Temmuz 2010 Cuma

Aile Konusu İle İlgili Hukuk Düzenlemelerinin Evrensel Niteliği

Kadınla erkek arasında kurulan hayat ortaklığı ve genel olarak aile konusu­nun, tarihin her döneminde, her toplum­da birtakım kurallara bağlanmış oldu­ğunu belirtmiştik. Dinden, hukuktan veya törelerden kaynaklanan bu kuralla­rın etkisi tarih boyunca çeşitli toplum­larda değişik aşamalardan geç­miştir. Günümüzde de dünya yüzündeki devletlerin her birinin aile ile ilgili kural­ları az veya çok birbirinden farklıdır. Ai­lenin kuruluşu, aile fertleri arasındaki ilişkiler, ana-baba ve çocukların karşılık­lı hakları ve ödevleri gibi konulan düzen­leyen kurallar devletten devlete değişik­lik göstermektedir. Aile hukukunu fede­ral bir düzenlemeye bağlamamış federal yapılı devletlerde (mesela ABD’de) ayrıca federe devletlerin aile hukuku ile ilgili kuralları da birbirinden farklı ola­bilmektedir.
Ancak bütün bu farklar ne olursa ol­sun, dünya yüzündeki devletlerin hepsi­nin kanunlarında ve hattâ anayasaların­da aile konusuna özel bir önem verilmiş olduğu da bir gerçektir. Sosyal, siyasî ve kültürel bakımlardan birbirinden çok farklı devletlerin anayasalarına bir göz atmak, aile kurumunun öneminin evren­sel bir biçimde kabul edildiğini göster­mektedir.
1949 yılında kabul edilmiş Federal Al­manya Anayasası (madde 6) 1954 yılın­da yapılmış Çin Halk Cumhuriyeti Ana­yasası (madde 96), 1961 yılında yapılmış Venezüella Anayasası (madde 47) ve ay­nı yıl yürürlüğe giren 1961 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (madde 35) aşağı yukarı aynı ifadeyle, aileyi koru­mayı devletin temel görevleri arasında belirtmiş olması ilginçtir. Bu anayasala­ra daha pek çok örnek eklenebilir.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında yapıl­mış hemen bütün anayasalarda aile ko­nusuna ilişkin hükümler vardır. Anaya­salara bu hükümlerin girmesinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin bü­yük etkisi olmuştur, insan Hakları Ev­rensel Beyannamesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nca 10 Aralık 1948 tari­hinde kabul edilmiştir. Nihaî oylamada hiçbir devlet olumsuz oy kullanmamış, sadece 8 üye devlet çekimser kalmıştır.
Türkiye de olumlu oy kullanan devlet­lerdendir.
İnsan Haklan Evrensel Beyannamesi’­nin 16. maddesi aileye, evlenmeye, eşler arasında eşitlik !ile ilgili hükümler ihtiva etmektedir. Maddenin son fıkrası, ailenin toplum yapısının temel öğesi olduğunu belirtmekte, devlete bu kurumu koruma görevini vermektedir.
“Aile, cemiyetin tabiî ve temel
unsurudur; cemiyet ve devlet
tarafından korunmak hakkım
haizdir.”
Evrensel beyannamenin 16. maddesi, evlilik çağına varan erkek ve kadının ev­lenmek ve aile kurmak hakkına sahip ol­duğunu belirtmektedir. Evlenme, aile kurma hakkına ırk, uyrukluk veya din bakımlarından hiçbir kısıtlama konul­maması gerektiği de bildiride yer alan bir ilkedir. Kişilerin, kendi iradeleri dı­şında evlenmeye zorlanmaması gerekti­ği de evrensel beyannamenin 16. madde­sinde yeralan ilkelerden biridir.
4 Kasım 1950′de imzalanan ve Türki­ye tarafından 10 Mart 1954′de onaylan­mış bulunan Avrupa İnsan Hakları Söz­leşmesi de aile kurumuna yer vermiştir. Avrupa sözleşmesi, evlenme çağına ge­len her erkek ve kadının evlenmek ve bir aile kurma hakkına sahip olduğunu be­lirtmiştir (madde 12).
1948 yılında ilân edilen İnsan Hakları ve Ödevleri Konusunda Amerikan Bildi­risi de, aile ve evlenme konulan ile ilgili hükümler getirmiştir. Bildirinin 6. mad­desi, ailenin toplumun temel öğesi oldu­ğunu belirttikten sonra herkesin bir aile kurma hakkı bulunduğunu hükme bağ­lamıştır. Aynı maddeye göre, ailenin ko­runması da bir ödevdir.

0 yorum:

Yorum Gönder

http://genelsaglikbilgilerimiz.blogspot.com/